Aucune traduction exact pour "يتوافر لديه"


les exemples
  • Zamanım olduğunda izin veririm.
    عندما يتوافر لدي الوقت
  • Şöyle, Wall Street Journal okuyordum... ...ve bir ilaç tedarik firmasının büyümeyi düşündüğünü ancak... ...yeterli likiditesinin olmadığını okudum.
    تلك الشركة الطبية تريد ان تتوسع ولكن لا يتوافر لديها السيولة المالية الكافية لذلك قدمت لهم عرض بقرض طويل الأجل
  • Günümüzde biz bunları hasta olarak nitelendiremeyeceğimizi biliyoruz. fakat onun etrafında gerçek çocuklar varken... ...bir hayali arkadaşla oynaması iyi bir şey değil.
    هذه الأيام نحن نعرف ، ألا نعاقبهم على ذلك و لكنه ليس شيئاً عظيماً أن تلعب مع أصدقاء من خيالها عندما يتوافر لديها أصدقاء حقيقيين تلعب معهم
  • Günümüzde biz bunları hasta olarak nitelendiremeyeceğimizi biliyoruz. fakat onun etrafında gerçek çocuklar varken... ...bir hayali arkadaşla oynaması iyi bir şey değil.
    هذه الأيام نحن نعرف ، ألا نعاقبهم على ذلك و لكنه ليس شيئاً عظيماً أن تلعب مع أصدقاء من خيالها عندما يتوافر لديها أصدقاء حقيقيين تلعب معهم